22.2.09

çok şey yazmak istemiş

ama hiçbişey yazamamış uzun süredir çünkü kafası çok karışıkmış meğersem. 
her şey garip gelmeye başlamış. her şey canını sıkmaya başlamış. bulut gibi, ama daha ağır bişeyler kafasını çevrelemiş. seçici geçirgen olmak
tan çok uzak olan bu malzemenin vücuda pek yararı yokmuş aslında. garip bi izolasyondan başkası değilmiş. belki 
kafa karışıklığı molekülü hızlandırıcısı olarak
 adlandırılabilirmiş. ama tartışmalar sürüyormuş konu hakkında. nerde mi? içerde. 
her şeyi yapabilecekmiş gibiymiş ama hiçbişeyi başaramayacakmış gibi de korkuyomuş. kim mi? bi arkadaşıymış bunları düşünenin. 
bu şahane matematiksel keşfin sahibi euler. 
kim midir euler? 
bi kere o onun adı değil soyadı! 
koskoca sülaleyi durduk yerde keşif sahibi yaptık. düşünsene adam amcasından dayısından filan nefret ediyo olabilir, ama euler diyince, hahahaa tabii ki "Leonhard" diyen kaç kişi çıkar ki? hem de "h" ile. euler euler işte. ya da o zamanlar bunun teyzesini filan düşünelim. acaba pazara filan gittiklerinde "ben eulergillerdenim, 5'e değil 3'e ver bunu" gibi konuşmalar yaşamışlar mıdır. önemli bir şahıs neticede. Ah Leonhard ah. Evet Leonhard Euler bu şahane amcanın adı. şimdi böyle bişey buldu diye bana çok şahane geliyo bu adam ama acaba nasıl bi insandı kendisi. fonksiyon denen şeyi hatta trigonometrik fonksiyonları tanımladı etti diye de hemen baş tacı ettik. neyse ben etmeye devam edicem. benim için yeterli bi kanıt bu bi insanı baş tacı etmek için. 
küçük leonhard'ın babası papazmış. doğuştan papazı bulmuş da denilebilir bu durumda. ama gülmek için yeterince komik olmaz tabii. hatta bu papazı bulma süreci üniversiteden mezun olduğunda bile peşini bırakmamış. aldığı eğitim dolayısıyla az kalsın papaz olacakmış. halbuki ona sorsalardı belki de papaz olmaktansa, papaz eriği olmayı bile tercih edebilirdi. bunu gören bir Bernoulli sülalesi üyesi (ki bu öyle bir sülaledir ki, her biri istatistikçi tanrım böyle her biri matematikçi) duruma müdahale etmeseymiş, şuan belki de bilim dünyası 10 yıl kadar geride olabilirdi. euler'a 10 yıllık değer biçtim. aslında biçmemiş de olabilirim. sağım solum belli olmaz. ayrıca benim neyime. 
Bi süreliğine euler'ın hayatından çıkalım ve günümüzde düzenlenen matematik yarışmalarını filan düşünelim. ilginçtir onlar. ilginç insanlar katılır. hatta bir kez ben de matematik olimpiyatlarına katılma girişiminde bulunmuştum. ama küçüktüm, sıkıldım sonra. 
şimdi euler'in hayatına geri dönelim. adam 20 yaşında böyle bir yarışmada şov yaparak takdir toplamış sevgili okuyucular. mansiyon kazanmış ama olsun. sonra da gidip fizik profesörü olmuş. sonra gitmiş matematik kürsüsünede kıdemli akademisyenliğe terfi ettirilmiş. bakınız burda fizik-matematik ilişkisi ne kadar da güzel kendini gösteriyor değil mi.
şimdi ben kendimi aşarak bir benzetme yapacağım. euler matematiğin mozart'ıdır!
neden mi?
işte kanıtlarım:
- tam bir matematik ispatını 2 öğün arasında yapıyor olabilmek.
- bütün çalışmaları basılsaydı 60 ve 80 quarto ciltlik yer kaplardı.
- tüm çalışmalarının elde yazılarak kopyalanması, günde 8 saatlik bir çalışmayla 50 yıl sürerdi. 
bakınız, bu "2 öğün arası" ve "günde 8 saatlik çalışmayla 50 yıl" ölçü birimlerini nereden hatırlıyosunuz? eveet evet. bi şekilde mozart biyografisi okuduysanız ordan hatırlıyosunuz. 
bu ölçü birimlerinin alt metni şudur aslında. "bu adam o kadar doğal bir yetenekti ki, düşünceleri adeta bir çağlayan, adeta bir ışık seli gibiydi. üretkenliğine tek engel bir takım sağlık sorunlarıydı."
işte sorun şu ki, euler'in kafasında o buluttan var mıydı. sanmam. bulutsuzluk ne güzel bi duygudur kimbilir. 
bulutsuz günler. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder