9.1.09

ölçme ve değerlendirme

Bir günce' nin ilk yazısı olarak yazılacak her şey, günün birinde gereksiz ve saçma görünecek. 
Defter yırtmak, defter yakmak görece zor hareketler ama, buraya yazılanlar günümüzün en sevilen klişelerinden biriyle ifade etmek gerekirse, ki aslında niye gereksin, "bir tık ötemizde!". Evet evet. Bu yazıyı yazarken biliyorum ki, karton kaplamasını çok beğendiğimden satın aldığım, cildi özensiz yapıldığından asla açılıp içine rahatça yazılamayan fakat bunlara rağmen pahalı o defteri yırtmak zorunda değilim. 
"tık!", bitti gitti.
Aynı zamanda şunun rahatlığı da söz konusu tabii: kimse okumak zorunda değil. Bu e-günce'de kimseye hiç bir şey vaadedilmiyor! 
Bu blog komik olmayacak, yüksek entelektüel birikim içeren dolu dolu yazılar içermeyecek, ilginç olmayacak olabilir. Ama neye göre kime göre değil mi.
Hayat bir takım ölçme ve değerlendirmelere göre yol alınan bir denizde ilerleyen bir hayalet gemi. Hangisinin yoğunluğu daha büyük, hangisi sabit hangisi ilerliyor, yoksa ikisi de mi gayet dinamik, hangisi görece daha hızlı, gözlemci ne düşünüyor, kaptan ne yaşıyor muamma. Bilinen tek şey, gemide mürettebatın olmadığı. Dolayısıyla gemiye bir zeval geldiğinde, her halükarda gemiyi en son terkeden de zat-ı alileri oluyor. 
Gemiyi terk etmek durumunda kalana kadar yapılması gerekenler var tabii ki. Bazen gemiyi paspaslamak, yelkenleri idare ve teftiş etmek, rotayı belirlemek, bazen fırtınalarla boğuşmak filan. Bu bloga yazmak, benim için, öyleyse, temelin iyi balık çıkan yerde, koordinatları unutmamak için gemiye kırmızı büyük bir çarpı koyması gibi bir şey olacak. Gayet mantıksız, amaçsız, ama gayet yerli ve yerinde. 
Aman ne güzel, ne güzel.
(Yukarıda gördüğünüz resimcik, bir ölçme ve değerlendirme sonucundan çok mutsuz olduğum bir gece çizdiğim bir şey. Bir çarpı daha.) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder